Bilge Okuyucunun Bakış Açısı NOVEL - Bölüm 5
ÜCRETLİ SERVİS BAŞLIYOR (5)
Vagonun içinde kaçışan böcekleri görenler panikledi.
“H-hey! Neden böyle bir şey yapt-“
Bazıları boş boş bakarken bir kısmı da beni itekledi.
“Orospu çocuğu.”
“…Bir an önce yakalasanız iyi olur. Sadece 3 dakika kaldı.”
Bu sözlerim insanların vagonun içindeki böcekleri araması için gereken sinyali verdi.
“Yakaladım! Aaah!”
Böcekleri yakalayacak kadar şanslı olanlar neşesi onlara saldıran kişilerin uğursuz duyguları ile çarpışıyordu. Vagon tamamen kaosa sürüklenmişti.
“Hey, neden yaptın? Böcekleri versen olmaz mıydı?”
Arkamı dönünce Kim Namwoon’un doğrulan bedenini gördüm. Boynunu esneten Kim Namwoon’a dikkatlice cevap verdim. “Vagonda 12 insan var.”
“…Ha?”
“Ama ağın içinde sadece 3 çekirge kalmıştı.”
Kim Namwoon gevrek gevrek gülmeden önce duraksadı.
“12’ye 3? Hahahaha! Evet. Her şekilde hepsi hayatta kalamayacak öyle mi? Bu yüzden mi ağı fırlattın?”
“Evet.”
“Güldürme beni.”
“…?”
“Sıradan bir insan bunu düşünemezdi.” Kim Namwoon’un sırıtışı genişledi. “Dürüst ol. Sadece kaosu izlemek istedin, değil mi?”
‘Hayatta Kalmanın Yolları’ndan tanıdığım Kim Namwoon’u hatırladım.
O anda kulaklarım mesaj sesi ile doldu.
~~~
[Özel nitelik, ‘Karakter Listesi’ aktifleşti.]
~~~
Sonra, gözlerimin önünde bir pencere açıldı. Niteliğimin ne olduğunu hâlâ bilmiyordum ama önümdeki pencereye baktım.
~~~
[Karakter Bilgisi]
İsim: Kim Namwoon
Yaş: 19
Sponsor Takımyıldızı: Yok (İki Takımyıldızı bu kişiye ilgi duyuyor.)
Özel Nitelik: Chuunibyou* (Sıradan)
Yetenekler: Sıra dışı Adaptasyon Sv. 3, Bıçaklı Dövüş Sv. 1, Kararma Sv. 1
Genel Nitelikler: Dayanıklılık Sv. 3, Güç Sv. 4, Çeviklik Sv.6, Büyü Gücü Sv. 4
Genel Değerlendirme: Özel bir olayın ardından kararmış bir chuunibyou. Kendisi ile fazla yakınlaşılmaması önerilir.]
~~~
ÇN: Chuunibyou*: Diğer yazılışı ile Chūnibyō ortaokul döneminde ergenlikte görülebilen, “kendini olduğundan farklı ya da daha iyi göstermeye çalışma” döneminde kendini küçümseme durumuna verilen kurgusal bir terimdir.
‘Hayatta Kalmanın Yolları’ndaki Chuunibyou’ların birçoğu gerçeğe dönüşen kabuslarının getirdiği yükü kaldıramayıp intihar etti. Ancak önümdeki bu chuunibyou, Kim Namwoon, farklıydı.
O Aldatma Şeytanı, Kim Namwoon’du. Sonraları lakabı ile tanınacak olan bu genç adam sıradan bir chuuni değildi.
Bu genç adam uzun zamandır beklediği dünyanın yıkımına ‘sıradışı bir hızla’ adapte olmuştu.
“Takım olalım. Ne dersin?” Genç adam şimdi bana teklif sunuyordu.
~~~
[Karakter ‘Kim Namwoon’ senden olumlu yönde etkilendi.]
[Karakter ‘Kim Namwoon’u anlayışın yükseldi.]
~~~
Kim Namwoon ile el ele verirsem kesinlikle hayatta kalırdım. Eğer Hayatta Kalmanın Yolları’nı okumamış olsaydım vereceğim karar farklı olurdu.
“Özür dilerim ama yalnız takılmayı tercih ederim.”
“Öyle mi? Hmm, yazık.” Kim Namwoon dudaklarını yaladı ve yaklaştı. “O zaman kenara çekilir misin? Arkadanki yaşlı kadınla bitmemiş bir meselem var.”
Sözlerini duyduktan sonra arkamda yerde yatan kan revan içinde, zar zor nefes alan yaşlı kadına baktım.
“Ne istiyorsun?”
“İlla soracak mısın?”
“Böcekleri yakalamayacak mısın?”
“Böcekler? Niye yakalayayım?” Kim Namwoon gülümsedi. “Önümdeki böceği yakaladım ya işte.”
Kim Namwoon’un katil ruhunu hissedebiliyordum. Sadece romanda var olan karakter beni can yakan deliliği ile yüz yüze getiriyordu. Bu yüzden biraz da olsa korkuya kapıldım.
Kim Namwoon tam olarak hayal ettiğim kişiydi.
~~~
[Karakter Kim Namwoon’un sana karşı duyduğu hoşnutluk azaldı.]
~~~
“Neye bakıyorsun? Kenara çekilmeyecek misin?”
“Zor.”
“Ne?”
“Çekilmeyeceğim.”
“Haha. Ne bu şimdi? Birden adaletin havarisi rolünü mü oynamaya karar verdin? Çoklu kişilik bozukluğun olmasın bak?”
Cevap vermedim.
Karanlık bir gölge yavaşça Kim Namwoon’un suratını sardı ve parlayan gözlerini derin bir soğuk kapladı. “Hayır, dur bir dakika. Ağı başından beri bilerek mi oraya fırlattın? Cidden mi?”
“…”
“Yaşlı kadını kurtarmak mı istiyorsun? Hahaha! İnanılmaz! Cidden inanılmaz! Öyle mi? Değil mi?”
Cevap vermemekte ısrarcıydım. Ben O’na yakından baktıkça eski anılarım gün yüzüne çıkıyordu.
“Cidden en nefret ettiğim insan tipisin. Siz bunakların hepsi aynı.”
‘Hayatta Kalmanın Yolları’nı okurken bu velet tarafından sinirimin hoplatıldığı tüm o anılar.
~~~
[Karakter ‘Kim Namwoon’ seni hor görüyor.]
~~~
“Ne dedin sen?”
Zamanlamayı dikkate alarak başımı aşağı eğerek lafının ortasındayken bana ulaşan yumruktan sıyrıldım.
“Bak sen, fena değil.”
Geleceğini bilmeme rağmen başımın üstünden geçen sıcak dalgayı hissetmiştim. Bu sıradan bir yumruk değildi.
~~~
[Kararma Sv. 1]
~~~
Kim Namwoon’un vücudundan karanlık bir aura yükseldi. Bu özel nitelik Chuunibyou’nun sağladığı bir yetenekti.
İlk senaryo sona ermeden yetenek kullanabilmek nadiren gerçekleşen bir olaydır ama Kim Namwoon çoktan yeteneklerini sergilemeye başlamıştı. Psikopatın teki olmasına rağmen ana karakterin O’nu yanında istemesinin bir nedeni vardı.
Buuum!
Vurduktan sonra omzuma sancı girdi. Eğer bu şekilde savaşırsak kazanmamın imkanı yoktu.
…’Onu’ şimdi mi kullanmalıyım? Mesajı duyduğumda zamanı hesaplıyordum.
~~~
[Karakter ‘Kim Namwoon’u anlayışın yükseldi.]
[Özel Yetenek ‘Bilge Okuyucunun Bakış Açısı Sv. 1’i kullanmak için gereken şartları sağlamaya yaklaştın.]
~~~
Bilge Okuyucunun Bakış Açısı mı? O da neydi?
~~~
[Özel Yetenek ‘Bilge Okuyucunun Bakış Açısı Sv. 1’i kullanmak için gereken şartları sağladın!]
~~~
Kim Namwoon’un yumruğu beni ıskaladı ve yere çarptı.
“Haha, ne? Güçlenmemiş miydim?”
Yerde silik de olsa yumruğun bıraktığı iz görünüyordu. Kim Namwoon gücünün yavaş yavaş farkında varıyordu.
Bam! Bam! Bam!
Tek darbede karşısındakinin kemiklerini kırabilecek yumruğunu yere vurmaya devam etti. Kim Namwoon’un huzursuzluğu arttıkça öfkesini de kontrol edemez hâle geldi. “Ah, neden sana vuramıyorum?”
İkinci yeteneğim sayesinde bana vuramıyordu.
~~~
[Özel Yetenek, ‘Bilge Okuyucunun Bakış Açısı Sv. 1’ aktifleşti!]
~~~
Yetenek aktifleşir aktifleşmez Kim Namwoon’un saldırılarını sanki aklını okuyormuşçasına görebilmeye başladım. Örneğin…
[Sağdan.]
Hızla saldırının tersi yöne kaçtım.
[Sol göz.]
Hızlıca eğilip uçan yumruktan kurtuldum.
“Yılan gibi kaygansın!”
Konu spor olunca vücudum vasatın da altında olduğundan karşı saldırı yapmak mantıksızdı ama en azından saldırılarından kaçabilirdim.
[Sol bacak.]
Bunu kaldırabilirdim. Şu anda önemli olan zaman kazanmaktı. Kim Namwoon’un saldırısından kaçındıktan sonra saati işaret ettim.
“İki dakikan kaldı, velet.”
Streslenen Kim Namwoon’un gözleri bir bana bir de yerde yatan yaşlı kadına kaydı.
“Lanet olsun!”
Seçim anında Kim Namwoon’un gözleri yaşlı kadına kilitlendi.
Yaşlı kadını zorla kaldırıp yuvarladım. Eğer yaşlı kadın ölürse Kim Namwoon senaryoyu tamamlardı. Ne pahasına olursa olsun bu elemanın sonraki senaryoya geçmesine izin veremezdim.
“Haha, bunu yapacağını biliyordum.” Kim Namwoon çantasından bir şey çıkartırken içimi uğursuz bir his kapladı.
Floresan ışıkta bir bıçak parladı. Taşınabilir MacGyver bıçaktı. Unutmuştum. Bu velet inatçı bir askeriye bağımlısı otakuydu.
Svuşşşş
‘Kararma’ ve ‘Bıçak Dövüşü’ arasında teknik bir bağ vardı. Bıçağın işaret ettiği yön ise besbelliydi.
[Kalp]
Yönünü bilsem dahi kaçamayacağım bir saldırıydı. Bu yüzden hızlı karar verdim. Kaçamıyorsam en iyisi olabildiğince az hasar almaktı.
Fışşt! Bıçak kalbimi az bir mesafeyle ıskalayarak omzumda derin bir kesin açtı.
Acıyor. Çok acıyor. Derimi yırtan bir acı vardı. Görüşüm bulanıklaştı ve ölümün yaklaştığını hissettim.
“Haha, geber!”
Senaryonun sonuna daha 1 dakika 30 saniye vardı. Yaşlı kadına bakış attım. O’nun için üzülsem de artık gerçekten ‘onu’ kullanmak zorundaydım.
“Chungil Lisesi, 2. Sınıf öğrencisi, Kim Namwoon. Sana bir sorum var.”
“…Ne?”
“Sence böcek yumurtaları da yaşayan varlık olarak sayılır mı?”
Öldürdüğüm çekirgenin cesedini cebimden çıkardım. Tombul yumurta kesesi açıktaydı. Birkaç ufak patlama sesinin ardından elim sıvı ile doldu. Mesaj sesini duyduğum anda elimi rahatsız edici bir his kaplamıştı bile.
~~~
[Bir canlı öldürdün.]
[Ek ödül olarak 100 jeton kazandın.]
[Bir canlı öldürdün.]
[Ek ödül olarak 100 jeton kazandın.]
~~~
Sayısız mesaj sesi kulaklarımı çınlattı.
Kim Namwoon duraksamıştı. “Böcek yumurtası mı? O da nereden çıktı? Hâlâ zaman kazanmaya mı çalışıyorsun?”
“Sanırım.”
“Ben nereden bileyim lan? Biyoloji derslerinde hep uyuyordum.” Kim Namwoon kanla kaplanmış omzuma baktı ve neşeyle kahkaha attı. “Ama emin olduğum bir şey var. Ne biliyor musun?”
“Ne?”
“Burada gebereceksin!” Kim Namwoon İsveç çakısını ben yanıt veremeden savurdu. Kaçınması zor bir saldırıydı.
~~~
[Büyük miktarda jeton elde edildi. Jeton kullanımına dair ipuçlarını okumak ister misin?]
~~~
Kulağımı dolduran açıklamaları görmezden geldim. Zaten bildiğim şeyleri tekrar dinlemeye gerek yoktu.
“Hayır asıl sen burada öleceksin.” diye karşılık verdim içimden farklı bir şey mırıldanırken.
~~~
[2700 jeton ‘dayanıklılığa’ harcandı.]
[Dayanıklılık Sv. 1 à Dayanıklılık Sv. 10]
[Dayanıklılığın büyük oranda arttı!]
[Vücudunun direnci büyük oranda arttı!]
~~~
Kim Namwoon’un bıçağı kalbimi deldi. Daha doğrusu kalbimi deliyormuş gibi görünüyordu.
Derim kaya gibi sertleşmişti. Ve bıçak sadece ufak bir çizik bırakmıştı.
Kim Namwoon’un gözleri şaşkınlıkla büyüdü. “Nasıl?”
“Sana doğru cevabı söyleyeyim. Doğru cevap: Yumurta da bir canlıdır.”
“N-ne?”
“Ve üreme döneminde çekirgeler 100’den fazla yumurta üretir.”
Yumurta, canlı, 100…
Ne yazık ki kalın kafalı bir liseli için kısa zamanda bu bilgileri birleştirmek pek mümkün değildi.
“Ne diyo’n lan?”
“Anlayıp anlamaman önemli değil. 1 dakikan kaldı.”
Kim Namwoon’un yüzünde sonunda korku ifadesi belirmişti. “Aaaaah! Geber! Geber!”
Bıçak boynuma doğru ilerledi. Bu kez saldırısını savunmak için hareket bile etmedim.
Tanngg!
Saldırdığı bölge göğsümden daha savunmasız bir yer olduğu için miydi? Açtığı yara daha büyüktü ama çok acıtmamıştı.
“Kim Namwoon.”
Kim Namwoon’un arkasında hâlâ böcekler için savaşan ve bunun için yanındaki kişiye dahi zarar vermeyi göze almış insanlar vardı.
“Haklısın. Ben de senin gibiyim.”
Belki o insanları kurtarabilirdim.
“Siktir! Gebersene! Niye geberip gitmiyorsun?!”
55 saniye… 50 saniye… 45 saniye…
Bıçak ufak çizikler bırakmaya devam etti. Kan akıtıyor olsa da asla derinin altına inemedi. Kim Namwoon ağzını açtığında sadece 30 saniye kalmıştı. Bıçağı bıraktı ve önümde diz çöktü.
“K-kurtar beni.”
25 saniye.
“Kurtar beni. Lütfen! Yardım et!”
“Nedenmiş?”
20 saniye.
“İ-insan hayatı önemlidir! Bariz değil mi?”
“Bu eski dünyanın kuralıydı. Az önce dediğin gibi. Yeni dünya yeni kanunlar gerektirir.”
10 saniye.
“İstemiyorum. İstemiyorum! Ölmek istemiyorum! Aaaaahh!”
5 saniye.
Kim Namwoon gözümü hedef alarak üstüme atıldı. Bıçak ile retinamı delmeye çalıştığı anda…
~~~
[Verilen süre doldu.]
~~~
Yüksek bir ses yankılandı ve Kim Namwoon patladı.
~~~
[Ücret tahsili başlayacak.]
~~~
Kim Namwoon’un ardından her yerde insanların kafası patlamaya başladı. Bir, iki, üç, dört…
Patlayan kafalar aynı yeni bir çağın başlangıcını duyuran havai fişeklere benziyordu. Bu sahneyi biraz neşe, biraz suçluluk ve biraz da adını koyamadığım gizemli bir duyguyla izledim.
Neden? Neden önümde yaşanan şeylere rağmen bu kadar sakinim? Sanki bir roman okuyor gibiyim
~~~.
[124 canlı öldürdün.]
[Öldürme geçmişi: 1 Çekirge, 123 Çekirge Yumurtası]
[Direnç göstermeyen canlıları öldürdün. Kazandığın jeton sayısı yarıya düştü.]
[6200 jeton elde edildi!]
[Genel niteliklerini yükseltmek için harcadığın jetonlar kazancından düşürüldü.]
[Toplamda 3500 jetona sahipsin.]
[Öldürme sayın belirli bir seviyeyi aştığından ‘Toplu Katliam’ başarımını elde ettin.]
~~~
Yüzüm vagondaki kararmış camda belirdi.
Hayatım boyunca sayısız kez aynada karşıma çıkmış olmasına rağmen daha önce hiç görmediğim bir surattı. Yanağımdaki kanı temizledim. Ama silinmedi. Kan camın üstüne sıçramıştı.
Kiiik.
Hafif bir sallantının ardından tren tanıdık sesler çıkartarak tekrar harekete geçti.
Kısa süre sonra içeri dolan ışık pencerelerdeki karanlığı kaldırdı. 3. Hattaki Apgujeong ve Oksu arasındaki yüzey istasyonuna ulaşmıştık.
Pencereden bakınca Han Nehri ve Seul görünüyordu.
Ah. Birisi inledi. Hayatta kalmanın getirdiği derin bir rahatlama oflamasıydı bu.
Ancak inlemenin anlamının değişmesi uzun sürmedi. Ah… ah..
Dışarıdaki manzara herkesin bildiği Seul gibi değildi. Harap olmuş şehirden duman ve toz bulutları yükseliyordu.
Han Nehri köprüsü yıkılmıştı. Han nehrinin kendisi askerlerin cesetleri ile kırmızıya boyanmışken bazı yıkık binaların arasında bir canavar K1 tankının üstünde sanki oyuncakmışçasına tepiniyordu.
~~~
[Ana Senaryo #1 – Değerini Kanıtla sona erdi!]
~~~
~~~
[Senaryoyu tamamlama ödülü olarak 300 jeton kazandın.]
[Kanal kullanım ücreti olarak 100 jeton kesildi.]
[Ek ödüller hesaplanmaya başlanıyor.]
~~~
Bir dünya yok olurken yeni bir tanesi doğdu.
…Ve ben bu dünyanın sonunu bilen tek okuyucuydum.
ÇEVİREN: LOUD