Bilge Okuyucunun Bakış Açısı NOVEL - Bölüm 9
KISIM 2 – Ana Karakter (4)
O anda, Yoo Sangah bağırdı.
“Dokja-ssi, arkanda!”
Bir refleksle öne doğru eğildiğim an az önce bulunduğum yerden ölümcül bir yumruk havayı yararak geçti. Enerji ile kaplanmış tanıdık bir yumruktu.
Bir şeyin üstüme doğru düştüğünü hisseder hissetmez kendimi ittirdim. Arkamdakinin kim olduğunu anlamak için dönmeme gerek yoktu.
Kademe 9 insan tipi, iblisvari insan. Kara eterden etkilenmiş insan mutantlar.
Bu yüzden iblisvari insanlar kademe 9 olmalarına rağmen yüksek risk barındıran tür olarak sınıflandırılıyorlardı. İblisvari insanlar normalde sıradan insan bedenlerine sahiptirler ve zombilerden farkları yoktur ama eğer konak beden normalden farklıysa işler çok tehlikeli bir hal alabilir.
Hasar almış kafası ile birlikte göğsünde asılı öğrenci rozetini gördüğüm an anlamıştım…
“…Kim Namwoon.”
Birkaç dakika önce kafası havaya uçan çocuk şimdi iblisvari insan olarak beni hedefliyordu.
Kim Namwoon’un hasar görüp dışarı sarkmış ses telleri, biçimsiz bir şekil almıştı.
“Huvağğğh!”
~~~
[Özel yetenek, ‘Bilge Okuyucunun Bakış Açısı Sv. 1’ aktifleşti!]
[Bu kişi bir bilince sahip değil. Bilge Okuyucunun Bakış Açısı iptal edildi.]
~~~
Kahretsin, böyle olacağını biliyordum.
Huaaaah!
Kim Namwoon’un aşırı büyümüş kararmış tırnakları pantolonumu yırtıp bacağımı yaraladı.
Acı yakan bir hisle tüm bacağıma yayıldı. Bıçağın kesemediği derimi tırnakları ile parçalamıştı.
İblisvari insanların tehlikeli olmasının nedeni de buydu. İblisvari insanlar insan oldukları hallerine kıyasla birkaç kat daha güçlü oluyorlardı.
“Yoo Sangah-ssi, hemen-“
Konuşurken bir şey hissettim. Daha dönüp bakmadan, ne olduğunu anlamıştım.
“Bırak beni! Bırak! Dokja-ssi! Dokja-ssi!!
Az önce topallayan Han Myungoh tek omzunda Yoo Sangah’ı taşırken köprüyü dudak uçuklatan bir hızla geçiyordu.
~~~
[Takımyıldızı ‘Gizemli Entrikacı’ ne kadar kolay kandırılabildiğini ağzı açık izliyor.]
[Takımyıldızı ‘Alevlerin Şeytanvari Yargıcı’ fedakarlığından etkilendi.]
[100 jeton hibe edildi.]
~~~
…Ne güzel. Beni arkada bırakmayı mı planlıyor?
Bu arada, koşuş şekli biraz garipti. Tek bacağı sağlam olmasına rağmen olimpik sporcular gibi koşuyordu.
Koca göbekli Han Myungoh’un böyle bir özel yeteneği olamazdı. Bu yüzden, sponsorunun stigması ile ilgili olmalıydı.
[Tek Bacaklı Atik At]
Ve zaten hangi takımyıldızının bu stigmayı bahşettiğini anlamıştım. Gittikçe uzaklaşan Han Myungoh üzerinde ‘Karakter Listesi’ni kullandım.
~~~
[Bu kişinin bilgileri ‘Karakter Listesi’ üzerinden okunamaz.]
~~~
Bir kez daha ‘Karakter Listesi’ çalışmamıştı.
Doğru hatırlıyorsam, ‘Tek Bacaklı Atik At’ stigması takımyıldızı ‘Topal Dalavereci’ye aitti.
‘Topal Dalavereci’ zihin bariyeri sistemi için uygun stigması olan bir takımyıldızı değildi. Ayrıca, Han Myungoh başından beri böyle bir yeteneğe sahip olamazdı. Başka bir deyişle yeteneğim Han Myungoh’un bir yeteneği yüzünden başarısız olmamıştı.
…Aptal gibi davranmıştım.
Önümde süzülen bildirim ekranına baktım ve güldüm.
~~~
[Bu kişi ‘Karakter Listesi’nde kayıtlı değil.]
~~~
İlk gördüğümde çok fazla düşünmüştüm. Karakter listesi tam olarak karakterlerin bilgisini okuyordu.
Yoo Sangah ve Han Myungoh orijinal ‘Hayatta Kalmanın Yolları’nda bulunmayan karakterlerdi. Diğer yandan, Han Myungoh çoktan köprüyü yarılamıştı. Lee Hyunsung ve Lee Gilyoung da çoktan köprünün karşısına geçtiğinden onlardan da yardım isteyemezdim.
Durum içinden çıkılmaz bir hâl almıştı. Köprüyü tek başıma geçemezdim.
“Kuaaaaahhk!”
Bir sürü iblisvari insan dengesini kaybedip köprüden düştü.
Kıuuoah!
Düşen iblisvari insanlar İhtiyozorlara yem oluyordu. Piranalar gibi, ihtiyozorlar da iblisvari insanları anında parçalarına ayırıyordu.
Uzakta bekleyen korku bir taşkın gibi içime doldu. Eğer köprüdeki insan sayısı ‘tek’ olursa benim kaderim de onlardan farksız olmazdı. Tek başıma karşıya geçmem mümkün değildi.
O halde?
“…Yavaştan alalım.”
Mırıldandım ve kendimi kontrol etmeye çalıştım. Şu anda, sakin kalmam gerekiyordu. Hâlâ kullanabileceğim bazı yöntemler vardı ama önemli olan önümdeki sorunu çözmekti. Nefesimi kontrol altına aldım ve iblisvari insanlara doğru yürüdüm.
“Kuueveok?”
Neyse ki, fazla kıpırdamakdıkları için köprüden düşürmek zor değildi.
Kuaaahk – kyaaahk!
Birçoğunu düşürerek sayılarını büyük oranda azaltmıştım. Havada süzülen dokkaebi’nin geri sayım ekranı gözüme takıldı.
Senaryo’nun sona ermesine kalan süre 15 dakikaydı.
“Off..”
Kör noktamdan savrulan tırnaklar omuz kemiğime saplandı. Zihnim ne kadar sakin olursa olsun ne kadar bilgiye sahip olursam olayım eğitimsiz bedenim için yapabileceğim bir şey yoktu.
“Kuvooaah!”
Vahşice saldıran Kim Namwoon gittikçe hızlanıyordu.
[Sol omuz.]
[Sağ kalça.]
[Kafa.]
Akışı kırmam gerekiyordu. Uçan tırnaklarından zar zor kaçındıktan sonra bacağını tekmeledim.
“Kyah?”
Ama benliğini tamamen kaybeden bu adamın canı hiç acımıyordu. Geri adım attım ve parçalanmış çelik halata tekme attım. Sütunların altında bekleyen ihtiyozorların öfkeli seslerini duyabiliyordum.
~~~
[Birkaç takımyıldızı düştüğün durumu mutlulukla izliyor.]
[Takımyıldızları 200 jeton hibe etti.]
~~~
Takımyıldızları sayesinde düzenli bir jeton birikimim olmuştu. Şimdiden 5,000 jeton biriktirmiştim. Başlangıç için kesinlikle kayda değer bir miktardı.
[Vay canına, hayata sıkı sıkı tutunuyorsun bakıyorum da. Görüyorsunuz kıymetli takımyıldızları, bu zavallı dostumuza yardım etmeye gönüllü olan kimse var mı?]
Dokkaebi aynı pazarlık yapan bir tüccar gibi konuşmuştu. O an ses tellerini söküp kopartmak istemiştim.
[Cidden mi? Kimse yok mu?]
Ya ne olacaktı?
Sponsor Seçimlerinin ardından bir takımyıldızının beni desteklemesi garip olurdu.
[Ne demiştim? Şansın varken bir tane seçmen gerekirdi. Şimdi düştüğün şu hâle bak.]
Kim Namwoon üstüme saldırdıkça saldırdı ve sonunda belimi yaraladı.
Elbette ben de bıçakla sol tarafından yaraladım. Yarası o kadar genişti ki midesi aynı bir atlama gibi sarkmıştı.
İblisvari bir insanı öldürmek için kalbini tamamen yok etmem gerekiyordu. Ama bu türün derisinin en sert olduğu kısım tam da kalbinin olduğu bölgeydi. İsviçre çakısı sadece kendi keskinliği ile delemezdi.
Lanet olsun, bir tane savaş yeteneğim olsa işler bu kadar zorlaşmazdı.
~~~
[Özel yetenek, ‘Kitap Ayracı’ aktive edildi.]
~~~
…Kitap ayracı mı?
~~~
[‘Karakter Ayraçları’ aktifleşti.]
[Kullanılabilir Karakter Yuvası: 3]
[Kullanılabilir karakterlerin listesi hazırlanıyor.]
[Karakterler ayraç yuvalarında listelendi.]
Aldatma Şeytanı Kim Namwoon (Anlayış 25).
Çelik Kılıç Lee Hyunsung (Anlayış 35)
Boş Yuva
~~~
Kitap ayracı. ‘Hayatta Kalmanın Yolları’nın 3,000’den fazla bölümünü okumuş olmama rağmen daha önce böyle bir yetenek hiç görmemiştim. Ama içeride bir yerlerde nasıl kullanacağımı biliyordum.
“Bir numaralı ayracı aktifleştir.”
Kafamın içinde dönen sayfaları hissedebiliyordum. Hayatta Kalmanın Yollarındaki Kim Namwoon’un sahneleriydiler.
[Hahaha, güçle dolup taşıyorum!]
[Geber, geber, geber!]
[Yeni dünya yeni kurallar gerektirir.]
Kim Namwoon’un anıları zihnime doluştukça kaslarım ve sinir uçlarım tetiklenmeye başladı. Bir başkasının gücü içimde yükseliyordu.
~~~
[Bir numaralı kitap ayracı aktifleştirildi.]
[Ayracın seviyesi düşük, kullanım süresi kısaltıldı.]
[Kullanım süresi: 1 Dakika]
~~~
Bir dakika. Bu yeterdi.
~~~
[Karakteri anlayışın düşün, bu yüzden karakterin sadece bazı yetenekleri kullanılabilir.]
[Kararma Sv. 1 aktifleşti.]
~~~
Kim Namwoon üstüme doğru atılırken derin derin soluyordu. Bedeni beni tehdit eden kara bir enerji ile kaplıydı.
Ayak bileklerime yüklendim ve Kim Namwoon’a doğru atıldım. Aynı yeteneğe sahip olduğumuz sürece asla kaybetmezdim.
O anda gerçekten Kim Namwoon olmuştum. Ana karakterle birlikte ‘Hayatta Kalmanın Yolları’na hükmeden çılgın katildim.
Kararmanın düzgünce kullanıldığı bir senaryoda, Aldatma Şeytanı kolay kolay kaybetmezdi.
“Kyaaahk!”
İsviçre çakısı önce huzursuz hislerimi sonra da kasları ve eti kesti.
Sol üst koldan kalbe kadar. Kim Namwoon’un bedeninden etin kesilmesinin sesi yükseldi. Gözleri hâlâ yerinde olsaydı şu an tam olarak bana bakıyor olurdu.
“Kuoh, öldür. Ohh. G.e.b.e.r.”
Dünya’ya bardağın boş tarafından bakan ve onu yok etmeyi planlayan genç adam. ‘Hayatta Kalmanın Yolları’ başlamamış olsaydı, üniversiteye gidip hayatın tadını çıkartabilirdi.
“…Ölmek…is…temi..yorum…”
Kim Namwoon’un son sözünü söyleyemeden köprünün ortasına yığılmasını seyrettim. Nefret edilen bir figür olsa da içimdeki tuhaf duygulardan kurtulamamıştım.
~~~
[Karakter ‘Kim Namwoon’u anlayışın yükseldi.]
~~~
Güç kaybolurken ani bir halsizlik üstüme çöktü.
Zordu. Gerçekten.
“Kuvuooohk!”
10 dakika kalmıştı. Ve hâlâ dolaşan çok fazla iblisvari insan vardı.
Sv. 10 dayanıklılıkla bile hepsiyle başa çıkmak mantıksızdı. Ama başından beri hepsiyle tek başıma başa çıkmak gibi bir niyetim yoktu.
Geç bile kalmıştı. Artık ortaya çıkması gerekiyordu.
Kwaaahk! Kvuaaak!!
Sanki bu anı bekliyormuşçasına bir çatırtı sesi geldi. Biliyordum. Başarım elde edip jeton kazanmak için abuk subuk işlerle uğraştığını sanmıştım.
Kvaiikk! Çaaat!
Ses açıkça birisinin bedeninin bir başkasına çarpmasından çıkmıştı ama bana daha çok birisi topuzla et dövüyor gibi gelmişti.
Aslında, hazır bu kadar jeton toplamışken ana karaktere meydan okumaya değebilirdi.
Ama şimdi nasıl yanıldığımı fark etmiştim.
Metro istasyonundan düz bir hatta sağa sola yığılmış iblisvarilere kadar sanki bir tank geçmiş gibi bir görüntü vardı. Bu gerçekten de bir ‘insan’ın işi miydi?
“Kvaahk?!”
Kafasız iblisvari insanlar garip bir şeylerin döndüğünü anlamış olacak ki uzaklaşmak istediler. Ancak çok geçti.
Çaaatt!!
Adam önümde beni tehdit eden tüm iblisvarileri yok etti ve karşımda dikildi. Elinde silah olmamasına göre ezici bir güçle buraya kadar gelmişti. Sadece iki yumruğunu kullanarak iblisvari insanları resmen silip süpürmüştü.
Her ihtimale karşı zihnimi hazırlamış olmama rağmen sırtımdan akan terleri hissedebiliyordum.
Bu adama meydan okumak mı? Açıkça imkansızdı. Tüm niteliklerim şu anki hallerinin iki katı olsaydı bile kazanamazdım.
“Sen, kimsin sen?”
Adamın sakin bakışları üstüme yöneldi. Korkumu aşmak için refleks olarak ‘Karakter Listesi’ni açtım.
~~~
[Özel yetenek, ‘Karakter Listesi’ aktifleşti.]
[Karakterle ilgili çok fazla bilgi bulunuyor. ‘Karakter Listesi’ ‘Özet Listesi’ne dönüştürülüyor.]
~~~
~~~
[Karakter Özeti]
İsim: Yoo Joonghyuk
Nitelik: Regresör (3. Döngü) (Mitik), Profesyonel Oyuncu (Nadir)
Özel Yetenekler: Bilge’nin Gözleri Sv. 8, Yumruk Yumruğa Savaş Sv. 8, Silah Eğitimi Sv. 8, Zihin Bariyeri Sv. 5, Alan Kontrolü Sv. 5, Akıl Yürütme Sv. 5, Yalan Tespiti Sv. 4…
~~~
Özel yetenek listesinin sonu yok gibiydi. Ben listenin sonunu göremeden çelik gibi bir el belirdi ve boğazıma yapıştı.
“Sen, nasıl hâlâ hayattasın?”
Harap olmuş dünyada hayatta kalmanın ‘birinci yolu’. Bu yöntemi kanıtlayan kişi tam karşımda duruyordu.
Regresör Yoo Joonghyuk. Bu dünyanın büyük trajedisi bu adamla başlamıştı.
ÇEVİREN: LOUD
Her gün öğleden sonra 4’te yeni bölüm(ler) Görüşmek üzere~