Roxana NOVEL - Bölüm 1
Hadi ölüm fermanım ile başlayalım.
Bu hikaye, sevgili babamın bir çocuğu kaçırması ile başladı.
“Baba, bu da kim? Şimdiye kadar eve getirdiğin oyuncaklardan biraz farklı görünüyor.”
“Küstah köpeğin oğlunu biraz ders vermek için buraya getirdim.”
Onu gördüğüm anda kim olduğunu anladım, çünkü bu dünyada böylesine güçlü bir varlığa sahip insanların başrol olması kaçınılmazdı.
“O zaman onunla oynayabilir miyim? Ben de güzelce eğitebilirim.”
“Ben de!”
Babama benzeyen kardeşlerim, avları önlerine düşen yavru kuşlar gibi açgözlülükle inlediler.
“Öncelikle buraya biraz alışana kadar, bodruma kilitleyin.”
Babamın emri üzerine astı olan bir adam, oğlanı saçından tuttu.
Uzuvlarına büyü kısıtlayıcıları, ağzına ise bir tıkaç tıkılmasına rağmen ondan yayılan enerji muazzamdı. Öyle ki onun kısıtlanmış ve kan içinde yuvarlanmış biri olduğuna inanmak güçtü.
Zindana götürülürken bile sonuna kadar aileme hiddetle baktı. Onun o genç, parlak gözlerini görünce tüylerim diken diken oldu.
“Ah, bu oyuncak oldukça eğlenceli olacak.”
“Onunla çabucak oynamak istiyorum.”
Önceden de söylediğim gibi, onun kim olduğunu çoktan biliyordum.
Kahramanın kardeşi, Cassis Fedelian.
Heyecanlanan kardeşlerimin aksine benim aklımda tek bir düşünce vardı.
Vay canına, bu tamamen bok yolunda.
Babam olacak o lanet herif, kendi elleriyle ölüm fermanımı imzaladı.
***
Tabii ki en başından beri düştüğüm bu yerin bir kitap dünyası olduğunu bilmiyordum.
Kışın ortasındaki bir kar fırtınası sırasında araba kazası yüzünden öldüm.
Kütüphanede mezuniyet tezlerimle uzun süre boğuştuktan sonra evime gidiyordum ama şansıma karlı yollardan dolayı bir araba tam da benim geçiyor olduğum kaldırıma doğru kaydı ve bana çarptı.
Böylece öldüm ve reenkarne oldum.
Pekâlâ, geçmiş yaşamımdaki şeyleri sıralamayacağım, onları atlayacağım.
Zaten bunu anlatmak pek de zevkli olmayacaktı. Ayrıca, şimdi geçmişi özlediğimde ve üzerine düşündüğümde bile bana geri dönmemde yardımcı olabilecek hiçbir şey yok.
Ve burada önemli olan son hayatımda nasıl bir hayat yaşadığım değil, ne kadar reenkarne olduğum.
Eh, ilki hiç de kötü değildi.
“Bu seferki bir kız. Seni rahatlatacak biri olduğu için mutluyum”
Doğduğumda duyduğum annemin sesi, hoş ve sıcacıktı.
Konuştuklarına göre, ben ikinci çocukmuşum çünkü bir abim varmış.
Başta ölüp yeniden doğmanın şokunu yaşasam da bunu hızlıca kabullendim.
Kabullenmesem ne yapacaktım ki?
Çoktan öldüğüm için istesem de önceki yaşamıma geri dönemezdim. Ben de uyum sağladım.
Yeni annem büyüleyici güzellikte bir kadındı,
Eritilmiş saf altın gibi görünen bal sarısı saçları, bir göle benzeyen derin koyu mavi gözleri ile sanki peri masalından fırlamış bir prenses gibiydi.
Böyle bir güzelliği kapan babam oldukça şanslı olmalı.
Oldukça şapşal ve huysuzdum. En başından beri yakışıklı ağabeylerimi görmektense güzel ablalarımı görmeyi tercih ediyordum.
Ayrıca annem melez olsun ya da olmasın, doğu ve batı karışımı mükemmel bir güzelliğe sahipti.
Her gün annemin yüzüne tekrar tekrar baktım ve hayran olmaya devam ettim.
“Evet, çocuk bu mu?”
Ama babamın görünüşünün ondan daha etkileyici olduğu ortaya çıktı.
“Sana çok benziyor.”
Bu siyah saçlı, kırmızı gözlü adama baktığımda, oldukça şaşırdım. Havası, anemin havasından biraz daha farklıydı.
Yüz hatları çok keskin olduğu için mi, yoksa atmosfer alışılmadık olmadığı için mi bilmem ama bende unutamayacağım çok güçlü bir izlenim bıraktı.
Aynı zamanda oldukça yakışıklı olmasına rağmen etrafına yaydığı atmosfer sebebiyle yakışıklı görünümü vurgulanmıyormuş gibi geliyordu.
Annem tatlı bir gülümsemeyle “Evet fakat gözleri tıpkı sizinkiler gibi kırmızı.” dedi.
Bu sefer de kendi güzelliğimi düşünmeye başladım.
Ebeveynlerimin genlerini aldıysam, bu benim de güzel olduğum anlamına gelmez miydi?
“Roxana.”
Babamın, annemin kucağında olan bana bakışları çokta ilgileniyormuş gibi değildi.
“Bu çocuğun ismini Roxana koyacağım.”
Adımı verdi ve odadan çıktı.
Bir düşününce, bu adam çürümüş bir babaydı ve beni görmeye bir kez bile gelmemişti.
Bana bakışları o kadar soğuktu ki kızına baktığına inanamadım. Babam, bu tür duygulardan haberi olmayan biriydi.
“Roxana, benim güzel bebeğim.”
Annem de üzgün görünmesine rağmen bana baktı ve gülümsedi.
“Büyümeli ve iyi bir Agriche olmalısın.”
Bunu duyduğum anda, garip bir şekilde dejavu hissettim.
Agriche… Bir yerden duymuş olmalıydım…
Bu arada, acaba yabancı bir ülkeye mi reenkarne oldum?
Konuştukları dilin Türkçe olduğunu düşünmüyorum. Ama anlayabiliyor olmam reenkarnasyonun bir lütfuydu sanırım.
Ama kısa süre sonra uyuyakaldım, bu yüzden uzun süre düşünmeye fırsatım kalmadı.
Bebeklerin çok uyuduğu söylenir ki bu bir gerçek sonuçta.
Annem beni okşarken uyuyakaldım.
O zamana kadar bilmiyorum.
Reenkarne olduğum bu dünyanın ne kadar saçma ve ait olduğum bu Agriche ailesi ne kadar da berbat ve korkunç olduğunu.
Ama bunu bilsem bile değiştirebilmek için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
ÇEVİRMEN: DAMİAN
-Devam Edecek-