Hayalistic
  • Ana Sayfa
  • Seriler
  • Shounen
  • Shoujo
  • Novel
  • Blog
  • Biz Kimiz?
Detaylı Arama
Üye Girişi Üye Kaydı
  • Ana Sayfa
  • Seriler
  • Shounen
  • Shoujo
  • Novel
  • Blog
  • Biz Kimiz?
  • Final Yapanlar
  • Modern Seriler
  • Tüm Seriler Liste
Üye Girişi Üye Kaydı
Geri
Novel Info

Roxana NOVEL - Bölüm 22

  1. Ana Sayfa
  2. Roxana NOVEL
  3. Bölüm 22
Geri
Novel Info

Roxana Bölüm 21

 

Çevirmen: OneLeN

 

“Sana, abla!”

Odayı terk edip birkaç adım atmamla birlikte, bu sefer Jeremy ile karşılaştım.

Koridorun sonundan yürüyerek gelen Jeremy, beni görünce sevinçle koşarak yanıma geldi.

Kapının önünde onunla karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim, bu yüzden bir anlığına duraksadım. Jeremy de beni görünce nedenini bilmediğim bir şekilde adımlarını durdurdu.

Tabii ki bu, her ikimizin de sadece anlık bir tepkisiydi ve hemen ardından herhangi bir sorun olmadan birbirimize yaklaştık.

“Giysilerindeki kan mı?” Hızlı bir şekilde bana doğru hareket etti. Ah. Kan.

Kanın üzerime bulaştığını fark ettiğini anladım. Hala ıslak olan kolumu hafifçe hareket ettirerek kanı yanağıma da bulaştırdım.

“Oyuncak söz dinlemediği için biraz ceza verdim de öyle çıktım.”

“Ah, o o**pu çocuğunu mu gördün?”

Neyse ki Jeremy yalanımı yuttu. Aslında Cassis’i cezalandırmamla daha çok ilgileniyor gibiydi. Jeremy’nin suratı yumuşadı.

Her Agriche çocuğu, küçük yaştan itibaren zehir yutar ama hiçbirimiz ne tür bir zehir veya ne gibi yan etkiler yaşayacağımıza dair bilgileri diğerlerine vermezdik. Çünkü bunlar kişisel zayıflık olabilir.

Gerçekten, aylık değerlendirmelerde yüksek puan almak isteyen kardeşler de bu bilgiyi kullanma eğilimindeydiler. Tabii ki Jeremy’nin beni bu konuda tehdit edeceğini düşünmüyordum…

Bir şekilde bu tür savunma mekanizmaları, Agriche’de yaşarken alışkanlık haline gelmişti. Ve Jeremy’nin önünde kan kusmuş olsam belki başka bir şey ama böyle bir durumda gerçeği söyleme gereği hissetmiyordum.

“Kardeşim, bence onu ovalamayı bıraksan daha iyi olur. Giysilerinin o piçin kirli kanıyla kalıcı olarak lekelenmesini istemiyorum.”

“Öyle mi? Kirli kan bulaştı diye rahatsız oldum.”

Jeremy’in sözlerini duyduktan sonra kolumu indirdim.

Gözlerimi birazcık aşağıya kaydırdım ve göğsümdeki kan lekelerinin de oldukça doğal göründüğünü fark ettim. Bu durumda gerçekten başkasının kanının sıçradığını düşünebilirlerdi.

“Sanırım odaya gidip yıkanmalıyım.”

Ama sen neden bu kadar memnunsun?

Jeremy, Cassis’in kanını kirli olarak nitelendirdiğim sözlerimi oldukça beğenmiş olacak ki şeker yemiş çocuk gibi tatmin olmuş bir ifadeyle gülümsedi.

“Ama Jeremy, sen burada ne yapıyorsun? Beni mi görmeye mi gelmiştin?”

“Evet, ama odanda olmadığın için belki oyuncağına gitmişsindir diye buraya geldim.”

Beni görmeye geldiği doğruymuş. Bugün Cassis’in olduğu odadan biraz daha erken çıktığım için şanslıyım.

“Öyleyse hadi odama gidelim.”

Önümde yürüyen Jeremy’e bir adım daha yaklaştım. O anda Jeremy, kısa bir süre burnunu çekip ağzını açtı.

“Bu arada abla, zehirli kelebeklerinin kuluçkahanesini mi gittin yine?”

Bir anda irkildim. Bu çocuk, köpek burunlu mu? O an kokuyu alıp fark etmiş olabilir mi?

“Üstünden zehirli bitki kokusu geliyor. Çok hafif ama.”

Cassis’e köpek dedi ama Jeremy de bu durumda başkalarını eleştirecek durumda değil.

Kuluçkahaneyi gizli tutmaya çalıştığım için değil, ama bunu kamuoyuna duyurmak hayatımda özellikle uğraşmak istemediğim daha fazla değişken ve belirsizlik yaratacaktı.

“Evet,” diye cevapladım biraz yenilgiyle, “Bir süre önce uğradım.”

Ne kadar hafif olursa olsun, sanırım zehir kokusu bir süredir vücudumda kalmıştı. Jeremy’nin Agriche zehir toleransı ve her şeyle birlikte etkilerine dayanabilmesi şaşırtıcı değildi, ama… Cassis neden buna hiç tepki vermedi? Gelecekte Cassis’e uğramadan önce seraya gitmemem daha iyi olur.

“Bu sefer başarılı bir şekilde yumurtadan çıkacağını düşünüyor musun?” Yanımda yürüyen Jeremy kibarca sordu. “Neden yumurtayı daha önce atmadın? Ya da başkasına vermedin?”

Konuyla ilgili son tartışmamızdaki yorumlarını hatırladım; Jeremy kelebekleri yetiştirmemi asla desteklemedi. Yumurtaları ilk aldığımda, beceriksizce birini tutuyormuş gibi yaptı ve yanlışlıkla düşürdü, oysa açıkça başından beri bırakmak ve kırmak istemişti.

“Jeremy!”

Belki tekrar yapmayacak ama yine de bir kez daha ikaz etmem gerektiğini hissettim ve

“Geçen seferki gibi engellemeye çalışırsan gerçekten sinirlenirim.” Dedim.

“Öyle değil!” diyerek telaşla yanıt verdi.

Geçmişte Jeremy’nin kaza gibi gösterdiği hareketle zehir kelebeklerinin yumurtalarını kırmaya çalıştığı zamanki soğuk bakışım, ona büyük bir şok etkisi yapmış gibi görünüyor.

“Sadece başarısızlığa mahkûm bir şey için bu kadar kan kaybetmeni istemiyorum…” diye mırıldandı. “Onlar canavarlar- Parazitler! Buna değmezler.”  Diye mırıldandı.

Nedenini anlıyorum. Çünkü zehirli kelebekler, onları besleyen sahipleri, aslında bu kelebeklerin konağı olurdu. Bunun dışında, yine de canavar oldukları için, eğitilseler bile hâlâ risk taşıyorlardı. Örneğin, onları mühürlemeyi başardıktan sonra kan vermeyi bırakan bir kelebek sahibinin, kelebek tarafından tamamen parçalanarak öldüğü bir olay yaşanmıştı. Bu yüzden Jeremy, gerçekten beni düşündüğü için böyle yapıyor olmalıydı

Ah. Elimi kaldırdım ama durdum. “Başını okşamak isterdim ama ellerim kanlı.”

“Önemli değil, her zaman yıkanabilirim.” Diye cevapladı. Jeremy, bir saniyelik bir tereddüt bile göstermeden konuşmuştu. Bu sözü duyduğumda istemeden hafifçe gülümsedim. Odama doğru giderken Jeremy’nin istediği gibi, kanlı ellerimle onun başını okşadım. eremy yine de mutlu olduğunu söyledi, saçlarını dağınık bir şekilde karıştırarak bana gülümsedi.

“Yine de önceki iki yumurtanın kuluçkaya geçmeden ölmesi iyi oldu… Ah, hayır! Tabii ki Sana ablanın istediği gibi olmadığından dolayı üzüldüm ama…” Jeremy, düşüncesizce söylediği şeyi hemen fark edip özür diledi.

“Sonuçta birden fazla eğitmek zor, bu yüzden bu sefer başarılı olursak yeter… Ne demek istediğimi anladın mı?”

“Anladım. Gerçekten beni bu kadar düşünen tek kişi sensin. Teşekkür ederim.”

Benimle ciddi olarak ilgilenen Jeremy’i acıdığımdan, ona iyi davranmaya çalıştım. Nazik bir şekilde gülümseyip tekrar başını okşadım ve Jeremy rahatlamış bir ifadeyle gülümsedi. Saçları neredeyse bir kuş yuvası gibi görünüyordu. Jeremy’yi alıp odama giden merdivenleri çıktım.

Ancak Jeremy’nin az önce bana söylediği şey yanlıştı.

Ama Jeremy’nin söylediği yanlıştı. Başarısız olmamıştım– Aslında, zehirli bir kelebeği yumurtasından çıkarmayı başarmıştım.

Kapalı kapıya bakan Cassis’in yüzü, diğer zamanlardan daha sertti. Demin kapıdan çıkan Roxana’nın görüntüsü hâlâ gözünün önünde kalmıştı. Dışarıdan hafifçe duyulan adım sesleri çabucak yok olmuştu.

Sessizliğin hâkim olduğu odada Cassis sonunda başını eğdi. Biraz önce Roxana’nın durduğu yerde kırmızı kan damlaları vardı. Cassis’in kaşları hafifçe çatıldı Önünde oldukça iştah açıcı bir yemek varken, ona bile bakmadı. Önceden de çok güçlü olmayan iştahı tamamen kaybolmuştu. Tabii ki bunun nedeni, biraz önce yaşanan olaydı.

“Önemseme. Önemli bir şey değil.”

“Evet. Bunlar zaten uzun zamanlardan beri sıkça olan şeyler.”

Kan kusmak bu kadar sıradan bir şey mi? Gerçekten de Roxana, artık buna alışmış olduğundan, kan kusmasının başkalarını şaşırtacağını hiç düşünmemişti. Düşüncesizce ağzını silen Roxana’nın, beyaz giysi kollarına ve önlüğüne bulaşan kırmızı lekeler de aklına geldi.

Aslında Cassis, Roxana’yı her gördüğünde sık sık şüpheleniyordu. Roxana ona yaklaştığında, hafif bir zehir kokusunu hissedebiliyordu. Başlangıçta bunu yanlış anladığımı düşünmüştü ama görüşmeleri sıklaştıkça bu düşüncesi kesinlik kazanmıştı. Tabii ki, onun yaydığı zehir kokusu çok hafifti; bu tür kokulara duyarlı bir yapıdan yoksun olsaydım Cassis’in bunu fark etmesi muhtemelen zor olurdu.

Bu tür durumların iki olası nedeni vardı: Vücudun içinden kendiliğinden zehir yayılması veya dışarıdan zehir alınması. Birinci durum, kişinin vücudunda bir hastalık olduğunu belirtirken, ikinci durum ise zehirlenmeyi işaret ediyordu.

Roxana’nın hangi durumda olduğunu Cassis de bilmiyordu. Ama her buluşmada zehir kokusunu yaydığını görünce, büyük ihtimalle uzun zamandır bu durumda olduğunu anlamıştı. Ancak bugün öğle yemeği saatinde Roxana’nın Cassis’i ziyaret ettiği sırada, sıra dışı bir şekilde biraz daha güçlü bir zehir etkisi hissetti. Ayrıca, hafif bir şekilde kan kokusu da yayıyordu.

Bu yüzden Cassis, Roxana odanın içine girdiği andan itibaren dikkatini onun üzerine yoğunlaştırdı. Ama gözleri önünde kan kusacağını hiç beklememişti…

Önceden, zindanda da Roxana’dan kan kokusu almıştı. Roxana, birkaç gün boyunca buraya gelemeyeceğini Cassis’e önceden söylemişti. Ancak başka bir açıklama yapmadan, o gün zindana gelirken yoğun bir kan kokusu yaymıştı. O zaman da şüphelenmişti. Acaba o gün de şimdi olduğu gibi kan mı kusmuştu? Cassis’in düzgün alnında derin bir kırışıklık oluştu.

Birden, daha önce onu ziyaret ettiğinde mırıldandığı sözler aklına geldi….

Bölüm Sonu

Geri
Novel Info
Okuma Geçmişim
You don't have anything in histories
  • Hayalistic
  • BLOG
  • Biz Kimiz?
  • Discord
  • Destek

© 2014-2025 Hayalistic Webtoonları Sizlere Sunar.

Üye Girişi

Şifreni mi unuttun?

←Hayalistic

Üye Kaydı

Kaydolmak İçin Aşağıdaki Alanları Doldur.

Giriş Yap | Şifreni mi unuttun?

←Hayalistic

Şifreni mi unuttun?

Lütfen kullanıcı adını veya e-posta adresini giriniz. E-posta yoluyla yeni bir şifre yaratmak için link alacaksınız.

←Hayalistic