Roxana NOVEL - Bölüm 9
Novel – Roxana – Bölüm 9
Çevirmen : damian
***
Lante Agrace ile birlikte, büyük ziyafete katılanlar her zaman geçen ayda en yüksek performansı gösteren üç çocuk olurdu. Kulağa çok özelmiş gibi gelse de aslında orada bulunan dört kişinin yemek yediği ve konuştuğu müsrif bir toplantıydı.
Toplantıda Agrece klanının başarıları, gelecek planları, dış alemlerin işleri, katılımcıların eğitimlerindeki ilerlemeleri ve gelecekte gelebilecekleri yerler gibi çeşitli konular tartışıldı. Zaman zaman babamız bize cevaplamamızı beklediği sorular sorsa da, genel olarak konuşma, saçma bir konu üzerinden ilerlerdi. Tıpkı şu an olduğu gibi.
“Pedelianlar bir avuç melezden ibaret!” diye bağırdı babam sesindeki gareziyle.
Feveranını duyduğumda ilk düşüncem “İşte başlıyoruz.” oldu.
Lante Agrece’in her aylık toplantıda Mavi Pedelianlar ile ilgili şikayetlerini belirtmeye devam etmesi kurgusal bir hikayenin içinde olduğumu hatırlatmaya devam ediyordu.
“Ne oldu? Seni yine mi izliyorlar?”
Jeremy’nin, konuya kayıtsız kaldığı için bunu soruduğunu sanıyordum. Geçen ayın değerlendirmelerinden sonra üçüncü sırayı almasıyla büyük ziyafete ilk defa katılmıştı. Birkaç yıldır pozisyonlarını koruyan bir ve iki numaraların aksine, üçüncülük için olan yarış daha öngörülemezdi. Daimi bir numara, üvey kardeşlerimden biri olan Deon Agrece’di. Benden büyük olup henüz bertaraf edilmeyen, bir ablam ve iki abim vardı. Deon o ikiliden biriydi.
Şu anda resmi bir görev gereğince dışarıda olmak durumundaydı. Ben ziyafet için davetiye bile almıyorken, Deon çoktan birinci sıraya birkaç kere yerleşmişti. Eğer yanlış hatırlamıyorduysam, Jeremy eninde sonunda birinci olacaktı. Günümüzde, Deon ve ben ilk iki koltuğa uzun bir süredir sahiplik ediyorduk. Üç yıl içerisinde ise hikayenin kötü kahramanı Jeremy, aramızdan en güçlümüz haline gelecekti.
Sonuç olarak, Deon’u fazla takmadığımdan yokluğu beni üzmedi. Akşam yemeğinde karşısına oturduğumda, o çirkin çehresini görmek öğürmeme sebep oluyordu.
“O orospular hep bunu yapıyorlar! Çığlığı basıyorlar! Eğer bir gün Roussel Pedelian’ın dilini kesip atabilirsem, dünyanın en mutlu adamı olacağım.”
Roussel, Cassis Pedelian’ın babası olduğu gibi aynı zamanda da Mavi Klan’ın başıydı. Bu iki klanın başlarının arasındaki düşmanlığın çok derin olduğunu ise söylemeye gerek yoktu. Hatta o kadar kötüydü ki, yolları kesiştiğinde birbirlerine yumruk atmaları çok normal karşılanıyordu. Öyle olsa bile, bir diğerinin çocuğunu öç almak uğruna kaçırıp öldürmek çizgiyi aşıyordu. Bu kadar ileri gitmek karşı tarafa bizi adam yerine koymayın diye yalvarmak olurdu.
“Yine de, bugün diğer günlere kıyasla mutluyum.” Çatal bıçağımı tabağıma koyarken sakinliğimi koruduktan sonra tartışmak istediğim konuyu açarken Lante’a hoş bir gülümseme sundum. “Yükselen modunuzun yakalayıp eve getirdiğiniz avınızla bir ilgisi olduğunu düşünüyorum, doğru muyum?”
Lante bakışlarını bana çevirdi. Gözlerindeki korkutucu bakış, beni doğramaya yeltenecek izlenimi veriyordu. Sonra yavaşça yukarı kıvrılan dudakları takdirkar bir sırıtışa dönüştü.
“Çok çabuk kavrıyorsun, Roxana. Bana çekmiş olmalısın.”
Rezil övgüsü, ihtiyacım olan son şeydi. O anı aklımdan atmaya çalışırken gülümsememi korumak için uğraştım.
“Neden? Yeni oyuncağın nesi bu kadar ilgi çekici?”
Sıkılmış ifadesiyle yemeğini yiyen Jeremy bir anda sohbetimize dikkat kesildi. Lante ise başarılı bir avdan sonra istirahatte olan bir yırtıcıymışçasına arkasına yaslandı.
“Bugün Pedelianlar’ın çaresizlik içinde olduğunu duydum.”
Sözlerimle birlikte Lante Agrece’in gözleri fesatlıkla parladı. Tanrım… Bir insanın gülüşü nasıl böylesine zalim ve günahkar görünebilirdi? Aslında bunun, onun olağanüstü bir yeteneği olduğunu kabul etmek zorunda kaldım. Zaman zaman alnına bir “Zalim Kötü Adam” çıkartmasının yapıştığını hayal ediyordum.
“Her ne kadar arasalar veya o minik beyinlerini çalıştırsalar da Agrece zindanındaki kişiyi asla bulamayacaklar.”
“Zindandaki kişi kim ki Pedelianlar’ı böyle telaşa düşürüyor, baba? Diye sordu Jeremy sakınarak.
Lante Agrece, ona söyleyebilmem için gözleriyle sinyal gönderdi ve ben de öyle yaptım.
“Mavi Varis—Cassis Pedelian.”
Jeremy’nin yüzündeki şok apaçık ortadaydı.
“Gerçekten mi?!”
Onunla kafa bulmadığımdan emin olmak istermişçesine Lante’a döndü. Babamız tatminkar bir şekilde gülümsedi. Bu gülümseme doğru bildiğim için benimle gurur duyduğunun göstergesiydi.
“Vay canına, baba. Sadece vay canına…”
Jeremy çoktan şaşırmayla nahoş bir kahkaha atmıştı bile. Lante’ın inanılmaz ama yüzsüz istismarından etkilenmiş gibiydi. Sormanın güvenli olduğunu düşündüğümden şansımı denedim.
“Mahkûmun eğitiminde nasıl bir yol izleyeceğinizi sorabilir miyim, baba?”
Direkt olarak oğlanı sorduğumdan, Jeremy gözlerini bana dikmişti. Aynı şekilde, babam da başını bana döndürdükten sonra ağzını yavaşça açtı.
“Eğer bir önerin varsa Roxana, paylaşmaktan çekinme.”
Lante’ın konuşkan bir modda olduğuna hiç şüphe yoktu. Belki de Roussel Pedelian’ın kayıp kuzusunu ararken aklını kaçırdığını bilmekten duyduğu memnuniyetten kaynaklanıyordu.
“Pekala, itiraf etmeliyim ki son oyuncağımıza bir ilgi duyuyorum.”
Çoktan bunun Lante’ın ilgisini çekeceğini bildiğimden, ağırbaşlı konuştum.
“Pedelianlar genellikle dürüst ve adil olarak tanınırlar. Yine de kendi aralarında bile, Mavi Varis en dik ve sağlam Pedelian olma kisvesini taşır.”
Konuşmamla birlikte masaya bir sessizlik çöktü. Lante her kelimemi tartıyor gibi görünüyordu. Bu, zarı atmak için doğru bir zamandı.
“Cassis Pedelian gibi soylu birine sahip olmak…” Bir yandan sessiz, şarkı söyler gibi bir sesle fısıldarken bir yandan da Lante’ı andıran işbirlikçi bir ifadeyle sırıttım. “…ayaklarımın altında ürkek, aşk acısı çeken bir köpek yavrusu gibi inleyip kıvranması ilginç bir gelişme olabilirdi.”
***
Kısacası, Lante yenik düştü. Cevabı üzerine düşüneceğini belirtse de ifadeleri kendisini açığa vuruyordu. Yakında Cassis’i bana bırakacağını biliyordum.
Odama döndüğümde, ağzımda acı bir tat hissedince akşam yemeğindeki tüm o konuşmalar üzerine düşündüm. Kulağa ne kadar kötü geldiğimin farkına vardığımı sanıyordum. Tabii ki Cassis’e karşı müstehcen ya da kötü bir niyetim yoktu. Böyle bir düşünceye sahip olsaydım, onu yerleşkemizden çıkarmayı başarmak bile, egosuna yaptığım hakaretten dolayı daha sonra benden intikam almak istemeyeceğini garanti etmeye yetmezdi.
Belirttiklerimi söylememin tek nedeni Lante’ı ikna etmekti. Böylesine kötücül bir adamın Mavi Varisi rezil halde görmekten başka bir şey istemediğini biliyordum. Eğer Cassis Pedelian -Hem zihinde hem de bedende doğruluğun sembolü- aşağılık bir ahmak haline getirilebilseydi bu, Lante için çocuğa işkence etmekten çok daha eğlenceli olurdu.
“Gerçekten de yeni oyuncağın eğitimini kendin mi vereceksin, Xana?”
Arkamızda ani bir hareketlenme oldu. Jeremy ve ben aynı anda döndük.
“Doğru mu duydum? Yeni oyuncağı sen mi eğiteceksin, abla?”
Küçük üvey kardeşim Charlotte arkamızda belirivermişti. Ateşli kumral saçları ve ela gözleri onu on üç yaşında olması gerekenden daha ağırbaşlı gösteriyordu. Babamıza benzemediği gerçeğinden nefret etse de bunun için onu oldukça kıskanıyordum.
Onun o tatlı, hoşnutsuz yüzüne baktığımda, Jeremy ile ziyafet çıkışından beri konuştuğumuz her şeyi duyduğunu söyleyebilirdim. İlk etapta neden burada takıldığından oldukça emindim, bu yüzden dostane bir gülümsemeyle dedim ki “Bu doğru, Charlotte. Ben de tam babamla olan konuşmamdan dönüyordum.”
~Devam edecek