Hayalistic
  • Ana Sayfa
  • Seriler
  • Shounen
  • Shoujo
  • Novel
  • Blog
  • Biz Kimiz?
Detaylı Arama
Üye Girişi Üye Kaydı
  • Ana Sayfa
  • Seriler
  • Shounen
  • Shoujo
  • Novel
  • Blog
  • Biz Kimiz?
  • Final Yapanlar
  • Modern Seriler
  • Tüm Seriler Liste
Üye Girişi Üye Kaydı
Geri
Novel Info
  1. Ana Sayfa
  2. When The Phone Rings NOVEL
  3. Bölüm 2
Geri
Novel Info

When The Phone Rings – Bölüm 2

Evlilik Sözleşmesi

Çeviri: zeyzeyella

Hee Joo küçük düşürücü ve tamamen aleyhine olan bir evlilik sözleşmesine zorlanmıştı.

Bu yüzükler, gelinlik ve kutlamalar olmadan kağıt üstünde yapılan bir evlilikti.

  1. Gelin ilk olarak boşanma talebinde bulunan taraf olamaz.
  2. Gelin özellikle başkanlık seçimi döneminde boşanma talebinde bulunamaz.
  3. Maddelerden herhangi biri ihlal edilirse gelin 2 milyar won* ceza ödeyecektir.

Baek Sa Eon’un da dediği gibi Hee Joo sadece bir rehineydi.

Kayıplara karışan üvey kardeşinin yerini doldurmak için bu işe dahil olmuştu. Ama bir yedek olarak hiçbir zaman aslına eşit olmadı.

“Tatlım, kayınbabanı desteklemelisin. Yapabileceğin tek şey de bu zaten.”

“…”

“Gelinimizin bir işaret dili tercümanı olduğunu resmi olarak duyurmayı planlıyorum.”

Hee Joo ürperdiğini hissetti.

“O zaman ailemizin itibarı da yükselecek ve bizi halka daha çok yaklaştıracak. Medyanın tepkisinden bahsetmiyorum bile.”

Kendini sıkışmış hisset ve uzun süren öfkesini dizginledi Hee Joo. Bu boğucu akvaryumdan kurtulacak güce sahip olmadığı için çaresizlik onu ele geçirdi.

“Üstelik tatlım konuşamıyorsun bile. Çocukluğun boyunca odanda yabancılaşmış bir şekilde yaşadığını duydum.”

Hee Joo’nun annesinin çay fincanını kaldıran eli hafifçe duraksadı.

“Harika değil mi? İnsanların sempati duyabileceği bir kusura sahip olmak bir siyasetçi için oldukça çekici bir özelliktir.”

Hee Joo herhangi bir tepki vermedi. Dokuz yaşında Sangyeong Haber Ajansı’nın ikinci kızı olduktan sonra kayıtsızlığı güçlenmiş ve duyguları uzun zaman önce kazınıp atılmıştı. Başına gelen talihsizliklerin bile birileri için ödül olabilmesini eğlenceli buluyordu.

“Küçüklüğünden beri afazinin epeyce düzeldiğini duydum.”

“Evet.” diye cevap verdi ama sesi çıkmadı. Kayınvalidesi sanki sorun yokmuş gibi gülümsedi.

“Konuşamazsan daha iyi olur.”

“!”

Hee Joo annesine baktı ama annesi Kim Yeon Hee konuşmaktan kaçındı ve çayını yudumlamaya devam etti. Hee Joo’nun dilsiz kalmasına sebep olan olayı anımsarken bile soğukkanlılığını koruduğunu görmek ilginçti.

“Seçim kampanyası bir ay içinde başlayacak, hazır ol.”

30 gün… Bir ay… Sadece bir ay kaldı.

Aniden kalbinde bir yük hissetti. Kayınvalidesi gittikten sonra bile kalbi çarpmaya devam etti. Vücudu acıyla zonklarken ilaçlarını almadığını hatırladı. Boğulduğunu, yönünü kaybettiğini hissetti. Gözlerini sımsıkı yumarak bu hissi aşmaya çalıştı.

‘Bir şey yok, sadece nefes al ve ver.’

Özgürce nefes almak çok çaba gerektiriyordu ama Hee Joo bunu zihinsel olarak önemsiz bir şeymiş gibi geçiştirmek istedi. İnancını gerçeğe dönüştürmek istiyordu.

“Sen…,” güçlü bir el kolunu kavradı.

“Bugün yayında ne yaptın?!”

“Neden beni kayınvalidenin önünde utandırıyorsun?”

Tek istediği ilacını içmek ve uyumaktı. Hee Joo yorgun bir ifadeyle saate baktı. Uzun süredir çalıştığı terapisti ona depresyonun bir sonucu olarak kronik ilgisizlik ve konuşma tıkanıklığı atakları teşhisi koymuştu. Sindirim sorunları ve göğüs ağrıları bile bastırılmış öfkeye bağlanmıştı ama Hee Joo hiçbir şey hissetmiyordu. Aradaki farkı anlayamayacak kadar küçük yaştan beri bu ağırlıkları taşıyordu.

“Tek yapman gereken sessizce yaşamak. Bunu yapmak senin için çok mu zor? Birkaç ay içinde Başkan’ın gelini olacaksın…”

“Neden bu kadar dalgınsın? Derdin ne senin?”

Kolunu sertçe salladı.

“Bu senin için hayatta bir kez ele geçecek bir fırsat… Ve sen daha Baek Sa-eon’u tavlayamadın bile!”

Hee Joo aniden annesinin elini itti. Bu meydan okuma daha da keskin bir tepkiyi tetikledi. Annesinin dudaklarının baştan çıkarıcı kıvrımı zehirle büküldü. “Annenin kaderinin yarısını miras almış olmalısın.” Parmak uçlarına kadar buz kesti. Başka her şeye katlanabilirdi ama bazı sözlerin acısı inanılmazdı. Hee Joo patlamak üzere olan bir bombayı zar zor zapt ediyormuş gibi hissediyordu. Annesine benzediği gerçeği mi yoksa annesinin aksine kocası tarafından sevilmediği gerçeği mi, hangisine katlanmak daha zordu bilemiyordu.

Hee Joo’nun hemen Baek Sa-eon’u aklına getiren cevabı çok netti. Yırtılan kalbi o kadar önemsizdi ki sadece boğazının ağrıdığını hissetti.

“İşini bir an önce bırak ve sadece kayınvalidenin peşinden git. Ben onunla konuşup bugünkü videoyu sildirmeye çalışacağım. Yani…”

Beni zorlama. Dayanmaya çalışıyorum, görmüyor musun? Aklımı kaçırsam da sessizce yaşıyorum. Kendimi yavaş yavaş boğuyorum. Hiçbir şey söylemeden hiçbir şey yapmadan…

Kim Yeon Hee cümlesinin ortasında durdu. Gözlerini kısarak Hee Joo’ya baktı.

“Yüzündeki o ifade ne?”

Hee Joo parlak mermer duvardaki yansımasına baktı. Gülümsüyordu; sert, doğal olmayan bir gülümseme. Gözleri yanıyor, patlayacakmış gibi hissediyordu.

…

Arabaya biner binmez anlam veremediği bir ürperti sardı Hee Joo’yu. Rekor kıran yağmura rağmen ani sağanak yağışı beklemiyordu. Torpidoyu açarak ilaçlarını aradı. Su olmadan hapları yutup navigasyonu açtı.

“Hedefinize doğru rota oluşturuluyor.”

Monoton ve robotik ses onu acı bir şekilde güldürdü.

“Hedef”

Soğuk, cansı yeni evli evi ancak bir tabut olabilirdi. Navigasyon onu mezarına götürüyordu. Karamsar bir ifadeyle direksiyonu çevirdi ve radyoyu açtı ama…

“Ne? Çalışmıyor mu?”

Radyo bozuktu. Tabii ki radyo bile alay ediyordu onunla.

“Ah…”

Sızlanmak yerine yola odaklandı. Vazgeçmek en iyi yaptığı şeydi ve herkes ondan bunu bekliyordu. Sonuçta Sangyeong ailesiyle gerçek bir kan bağı yoktu. O yeniden evlenen eşin üvey çocuğuydu. Kayıp kız kardeşinin yerine geçmişti. Kocasından altı yaş küçüktü. Tüm bunlardan dolayı her zaman kolay hedef alınan alay konusu olan kişiydi. Ama sonra…

“Şimdi JBS Radyoda sırada-“

Spikerin sesi, jenerikler, müzikler, reklamlar ve hatta haberler frekanslar arasında geçmiş yaparak cızırtılarla beraber üst üste binmeye başladı. Hee Joo ekrana hafifçe vurdu ama değişen bir şey yoktu.

“Dikkatle dinlemenizi rica ediyorum. Ben Sunucu Shin. Bugün Mavi Saray Sözcüsü Baek Sa Eon, rehine cinayeti-cinayet-cinay-cinayet-cina-…”

Ses seviyesi giderek yükseliyordu, üst üste binen sinyaller ürkütücü bir şekilde tutarlı bir mesaj oluşturuyordu. Radyoyu kapatmaya çalışsa da, radyo çalışmaya devam ediyordu.

“Bugün ne oluyor böyle…!”

Haber merkezinden bu yana her şey ters gitmişti. Sinirlenerek ekrana vurduğunda silecekler aniden düzensiz bir şekilde çalışmaya başladı.

“Dalga mı geçiyorsun? Cidden mi?”

“Rotadan saptınız.”

Navigasyon sıfırlandı ve kırmızı uyarılar yanmaya başladı.

“Rotadan saptınız.”

“Rotadan saptınız.”

Tekrarlayan mekanik ses Hee Joo’nun ürpermesine sebep oldu. Kaskatı kesildi.

“Ne… oluyor!..”

Arabayı kenara çekmeye çalıştı ama araba artık kontrolünde değildi. Üstelik şiddetli yağmur görüşünü engelliyordu. Silecekler yorulmadan çalışıyordu ama yağmur durmak bilmiyordu. Araba kaydı, kaygan yolda dönerek durdu. Hee Joo’nun göğsü direksiyona çarptığında araba ancak durabilmişti.

“Ah…”

Göğsünü tutarak acı içinde yüzünü buruşturdu. Sonra…

-tık tık

Arka kapının kilidi açılıp kapandı.

“Hiçbir şeye dokunmadım.”

Boynu kaskatı kesildi, tüm vücudu dondu.

“Ben… kilitli mi kaldım?”

Sağır edici bir yağmur seli bombardıman gibi arabaya çarptı. Hee Joo panik içinde kapı koluna yapıştı ve deli gibi çekmeye başladı. Ama her şey, her düğme, her mekanizma bozulmuştu. Kilitler açılmıyordu ve pencerelere yumruk atarken yumrukları kızardı. Hatta zayıf vücudunu kapıya fırlattı.

“Ahh…!”

Omuzu kırılacakmış gibi hissediyordu. Kapalı alan boğucuydu. Soğuk, cansız ev bile bundan daha iyi geliyordu.

“Ah…!”

Sonra, sanki yıldırım çarpmış gibi, bir yayından bir anı zihninde parladı. Direksiyonu sıkıca kavradı ve o gün yaptığı işaret dili tercümesini hatırlamaya çalıştı.

…

*2 milyar Won günümüz kuruyla yaklaşık 1,5 milyon Amerikan Doları ve 58,5 milyon Türk Lirası ediyor.

 

Devam edecek…

 

Geri
Novel Info
Okuma Geçmişim
You don't have anything in histories

Comments for chapter "Bölüm 2"

BÖLÜM İNCELEMELERİ

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

  • Hayalistic
  • BLOG
  • Biz Kimiz?
  • Discord
  • Destek

© 2014-2025 Hayalistic Webtoonları Sizlere Sunar.

Üye Girişi

Şifreni mi unuttun?

←Hayalistic

Üye Kaydı

Kaydolmak İçin Aşağıdaki Alanları Doldur.

Giriş Yap | Şifreni mi unuttun?

←Hayalistic

Şifreni mi unuttun?

Lütfen kullanıcı adını veya e-posta adresini giriniz. E-posta yoluyla yeni bir şifre yaratmak için link alacaksınız.

←Hayalistic